İleri Gitmek Değil, Geriye Bakmamak: Ruhsal Yolculukta Dengede Kalmak
- Su EREM

- 27 May
- 2 dakikada okunur

Hayat, bazen bizi ileriye doğru ite ite yorar…Herkes “ilerle, geliş, yap, başla” derken sen belki de bir yere kıpırdayamıyorsundur. Ve belki de işte tam orada —hareketsizlikte, durgunlukta, kalakaldığın o noktada— büyük bir dönüşüm başlamaktadır. Ama bunun adı "ilerlemek" değil. Bu, "geriye bakmamak"tır.
Her Dönüşüm İleri Gitmek Değildir
Toplumca çokça karıştırdığımız bir şey var: Dönüşümün sadece gözle görülür şekilde ileri doğru olması gerektiği inancı. Oysa bazı dönüşümler vardır ki…Adım atmazsın ama ayağın yere ilk kez sağlam basar. Konuşmazsın ama ilk kez kalbin kendi sesini duyar. Ve hiçbir şey yapmazsın… ama ilk kez bir şey olursun.
İşte bu oluş hali, ruhsal yolculuğun özüdür.
“Ne yapmalıyım?” diye sorarken durmak ve sormamak, “Nasıl ilerlerim?” diye düşünürken sadece derin bir nefes almak, İşte bunlar da dönüşümdür. Sadece eskiye dönmemeyi seçtiğin anlarda, farkına bile varmadan ruhsal bir sıçrama yaşarsın.
Bazen bir kapıyı açmak için ileri gitmen gerekmez. O kapı, geriye bakmayı bıraktığında zaten ardına kadar açılmıştır.
Geriye bakmamak, ileri gitmekten daha büyük bir eylemdir.
Çünkü geçmişin seni tanımlamasına izin vermezsin.
Sessiz İlerleyişin Gücü
Bu dünyada “görünür olan” yüceltilir. Ama ruhun dili sessizdir. Sessizliğinde büyür, derinleşir ve sen fark etmeden yön değiştirir. Kimse alkışlamaz seni. Kimse "aferin" demez. Ama içindeki bilgelik, yavaşça başını sallar: - İşte şimdi gerçekten yürümeye başladın. -
Sessiz ilerleyiş…Ne sosyal medyada paylaşılır, ne çevrenden onay alır. Ama seni içsel özgürlüğe götürür.
Bir sabah uyanırsın, Artık eski alışkanlıklarını özlememeye başlarsın. Aynı olaylara aynı tepkiyi vermemeye başlarsın. Daha sakin, daha boş ama aynı zamanda daha dolu hissedersin.
Bunlar “büyük adımlar” değildir. Ama işte gerçek ruhsal büyüme, bu sessizlikte saklıdır. Sessizce attığın adımlar, ruhunun alkışlarıdır.
Geriye Bakmamak: Bilincin En Cesur Kararı
Bazen en büyük karar, yeni bir şeye başlamaktan çok, artık eski olana dönmemeye karar vermektir. Bu karar, kolay değildir. Çünkü tanıdık olan her zaman daha “güvenli” gelir.
Ama unutma: Ruh, konforla değil, cesaretle büyür.
Evet, belki henüz ne yapacağını bilmiyorsun. Belki bir sonraki adımı görmüyorsun. Ama o adımı atmadan önce, geriye bakmamak gibi kudretli bir seçimi yapıyorsun. Ve bu, yeni bir sen’in doğumudur.
Dönüşüm böyle başlar: Sözsüz, sessiz ama sarsıcı. Bir kararın kalbinde büyümesiyle. Gözyaşıyla yıkanmış bir “tamam artık” cümlesiyle. Ve sonunda içinden yükselen fısıltıyla:
İleri gitmesem de, eski ben’e geri dönmeyeceğim.
Bir Bilinç Daveti: Kendine Sormalık
Hazır mısın, birkaç farkındalık sorusuyla iç dünyana fener tutalım mı?
Bugün ne yapmadığın için kendini suçladın? Peki, belki de tam da yapmaman gerekiyordu?
Hangi kararı almadın, ama eski döngüye dönmemeyi başardın?
İçinden yükselen ama henüz kelimeye dökülmeyen hangi sessiz “artık bu değil” var?
Bu sorularla kal. Cevap aramak için değil. Sadece kendinle biraz daha sessiz bir yol yürümek için…
Ruhun Zaman Algısı Başkadır
Unutma… Ruhsal yolculukta hız değil, yön önemlidir. Belki de sen çoktan yürüyorsun, sadece ayaklarının çıkardığı sesi duyamıyorsun. Çünkü o ses, dışarıdan değil içeriden geliyor. Ve kimse duymasa bile, sen bil:
Geriye bakmamak, en büyük ilerleyiştir. İçinde yankı uyandıran cümleleri not al. Kalbini hafifleten satırların kenarına bir gülümseme çiz. Ve unutma: Sen zaten ilerliyorsun, sadece bu sefer sessizce…




Yorumlar